9786051464978
457026
https://www.mdallstore.com/is-kazasi-ve-meslek-hastaliginda-hukuki-ve-cezai-sorumluluk
İş Kazası ve Meslek Hastalığında Hukuki ve Cezai Sorumluluk
112.50
Birinci baskısı Ekim 2013'de yayınlanan eserde, teori ile pratiği birleştirerek kendine özgü bir eser oluşturmayı amaç edinmiştim. Bu amaç doğrultusunda oluşturduğum kitabın ilk baskısı tükenmiştir. Gelen talep üzerine -İş Kazası ve Meslek Hastalığında Hukuki ve Cezai Sorumluluk- adlı eserimizin ikinci baskısını sizlere sunmanın sevincini yaşıyorum.
Soma Faciası olarak adlandırılan ve 13 Mayıs 2014'te Manisa ilimizin Soma ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen iş kazası 301 madencinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir.
Tüm bunlara rağmen ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ihmal edilmeye devam etmektedir. 2012 yılında kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu dahi, ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına çözüm oluşturmamıştır. Aksine işverenlere getirdiği ekonomik yük nedeniyle tartışılmakta ve işverenler tarafından iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almaktan nasıl kurtuluruz diye kaçamak çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu tür kaçamak çözümler ile sürdürülen çalışma hayatı hiçbir şekilde hata kaldırmaz. İşte bunun son örneği İstanbul'daki -Asansör Faciası- diye adlandırılan iş kazasıyla bir defa daha kanıtlanmıştır. Basına yansıyan raporlara göre asansör sisteminde arızalı olan çok küçük bir parçanın değiştirilmemesi çok büyük bir kazaya yol açmıştır. Bu kazada 10 işçimiz hayatını kaybetmiştir. Tabii buna kaza denilebilirse.
Asansör Faciasında hayatını kaybeden işçilerin dokuz tanesi alt işveren (taşaron) işçisidir. Olayda en önemli sorumluların arasında bulunan asansör firması alt işverendir. Yine mahkeme tarafından tutuklanan kişiler alt işveren işçisi veya asıl işverenin işçileridir. İşverenlere hiç kimse dokunamamaktadır. Bu hem mevzuatın getirdiği sistemden hem de zorlama yorumla dahi olsa işverene dokunabilecek yargı mensuplarının önünün kesilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu iki büyük faciadan sonra Asıl İşveren Alt İşveren ilişkileri ile iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin önemi bir defa daha anlaşılmıştır. Kitabın bu baskısında Asıl İşveren Alt İşveren ilişkileri ve dolayısıyla Rödövans ilişkileri de işlenmiştir.
En son olarak 6645 sayılı Kanunu, 6552 sayılı torba Kanun olarak adlandırılan kanunla ve 5. Yargı paketi ile iş ve sosyal güvenlik mevzuatı ve ilgili mevzuatta yapılan tüm değişiklikler incelenerek kitapta işlenmiş ve özellikle mevzuatın getirdiği yeni düzenlemelerin bilimsel çevrelerde ve uygulamadaki yansımaları üzerinde durulmuştur. Bahsi geçen torba kanun genel anlamda iş sağlığı ve güvenliği alanına çözüm getirmekten çok Soma faciasında zarar görenlere yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. 6552 sayılı kanunun iş mevzuatına getirdiği değişiklikler kitabın sonuna eklenmiştir.
Soma'daki gibi büyük facialar genellikle dikkatleri iş kazalarına çekmektedir. Fakat en az iş kazası kadar meslek hastalıkları da önemlidir. Hatta ortaya çıkan meslek hastalığı sayısı iş kazasının yaklaşık altı katıdır. İş kazası gerçekleştiği an etki göstermekte ve çevredeki herkes tarafından anında farkedilmektedir. Meslek hastalığı ise çoğunlukla uzun bir sessiz dönem sonunda ortaya çıkmaktadır. Özellikle meslek hastalığının tıbbi ve hukuki anlamda tespitinde uygulamada önemli bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Bu durum 5510 sayılı kanundaki meslek hastalığı tanımından kaynaklanmaktadır. Kitap içerisinde ilgili bölümde ayrıntılı açıklama ve önerilerimiz yer alacaktır.
Yine Yargıtay'ın yeni kararları ve görüşlerinin de okuyucuya aktarılması bakımından ilgili konuların arkasına eklenmiştir.
Soma Faciası olarak adlandırılan ve 13 Mayıs 2014'te Manisa ilimizin Soma ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen iş kazası 301 madencinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir.
Tüm bunlara rağmen ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ihmal edilmeye devam etmektedir. 2012 yılında kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu dahi, ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına çözüm oluşturmamıştır. Aksine işverenlere getirdiği ekonomik yük nedeniyle tartışılmakta ve işverenler tarafından iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almaktan nasıl kurtuluruz diye kaçamak çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu tür kaçamak çözümler ile sürdürülen çalışma hayatı hiçbir şekilde hata kaldırmaz. İşte bunun son örneği İstanbul'daki -Asansör Faciası- diye adlandırılan iş kazasıyla bir defa daha kanıtlanmıştır. Basına yansıyan raporlara göre asansör sisteminde arızalı olan çok küçük bir parçanın değiştirilmemesi çok büyük bir kazaya yol açmıştır. Bu kazada 10 işçimiz hayatını kaybetmiştir. Tabii buna kaza denilebilirse.
Asansör Faciasında hayatını kaybeden işçilerin dokuz tanesi alt işveren (taşaron) işçisidir. Olayda en önemli sorumluların arasında bulunan asansör firması alt işverendir. Yine mahkeme tarafından tutuklanan kişiler alt işveren işçisi veya asıl işverenin işçileridir. İşverenlere hiç kimse dokunamamaktadır. Bu hem mevzuatın getirdiği sistemden hem de zorlama yorumla dahi olsa işverene dokunabilecek yargı mensuplarının önünün kesilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu iki büyük faciadan sonra Asıl İşveren Alt İşveren ilişkileri ile iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin önemi bir defa daha anlaşılmıştır. Kitabın bu baskısında Asıl İşveren Alt İşveren ilişkileri ve dolayısıyla Rödövans ilişkileri de işlenmiştir.
En son olarak 6645 sayılı Kanunu, 6552 sayılı torba Kanun olarak adlandırılan kanunla ve 5. Yargı paketi ile iş ve sosyal güvenlik mevzuatı ve ilgili mevzuatta yapılan tüm değişiklikler incelenerek kitapta işlenmiş ve özellikle mevzuatın getirdiği yeni düzenlemelerin bilimsel çevrelerde ve uygulamadaki yansımaları üzerinde durulmuştur. Bahsi geçen torba kanun genel anlamda iş sağlığı ve güvenliği alanına çözüm getirmekten çok Soma faciasında zarar görenlere yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. 6552 sayılı kanunun iş mevzuatına getirdiği değişiklikler kitabın sonuna eklenmiştir.
Soma'daki gibi büyük facialar genellikle dikkatleri iş kazalarına çekmektedir. Fakat en az iş kazası kadar meslek hastalıkları da önemlidir. Hatta ortaya çıkan meslek hastalığı sayısı iş kazasının yaklaşık altı katıdır. İş kazası gerçekleştiği an etki göstermekte ve çevredeki herkes tarafından anında farkedilmektedir. Meslek hastalığı ise çoğunlukla uzun bir sessiz dönem sonunda ortaya çıkmaktadır. Özellikle meslek hastalığının tıbbi ve hukuki anlamda tespitinde uygulamada önemli bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Bu durum 5510 sayılı kanundaki meslek hastalığı tanımından kaynaklanmaktadır. Kitap içerisinde ilgili bölümde ayrıntılı açıklama ve önerilerimiz yer alacaktır.
Yine Yargıtay'ın yeni kararları ve görüşlerinin de okuyucuya aktarılması bakımından ilgili konuların arkasına eklenmiştir.
- Açıklama
- Birinci baskısı Ekim 2013'de yayınlanan eserde, teori ile pratiği birleştirerek kendine özgü bir eser oluşturmayı amaç edinmiştim. Bu amaç doğrultusunda oluşturduğum kitabın ilk baskısı tükenmiştir. Gelen talep üzerine -İş Kazası ve Meslek Hastalığında Hukuki ve Cezai Sorumluluk- adlı eserimizin ikinci baskısını sizlere sunmanın sevincini yaşıyorum.
Soma Faciası olarak adlandırılan ve 13 Mayıs 2014'te Manisa ilimizin Soma ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen iş kazası 301 madencinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir.
Tüm bunlara rağmen ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ihmal edilmeye devam etmektedir. 2012 yılında kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu dahi, ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına çözüm oluşturmamıştır. Aksine işverenlere getirdiği ekonomik yük nedeniyle tartışılmakta ve işverenler tarafından iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almaktan nasıl kurtuluruz diye kaçamak çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu tür kaçamak çözümler ile sürdürülen çalışma hayatı hiçbir şekilde hata kaldırmaz. İşte bunun son örneği İstanbul'daki -Asansör Faciası- diye adlandırılan iş kazasıyla bir defa daha kanıtlanmıştır. Basına yansıyan raporlara göre asansör sisteminde arızalı olan çok küçük bir parçanın değiştirilmemesi çok büyük bir kazaya yol açmıştır. Bu kazada 10 işçimiz hayatını kaybetmiştir. Tabii buna kaza denilebilirse.
Asansör Faciasında hayatını kaybeden işçilerin dokuz tanesi alt işveren (taşaron) işçisidir. Olayda en önemli sorumluların arasında bulunan asansör firması alt işverendir. Yine mahkeme tarafından tutuklanan kişiler alt işveren işçisi veya asıl işverenin işçileridir. İşverenlere hiç kimse dokunamamaktadır. Bu hem mevzuatın getirdiği sistemden hem de zorlama yorumla dahi olsa işverene dokunabilecek yargı mensuplarının önünün kesilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu iki büyük faciadan sonra Asıl İşveren Alt İşveren ilişkileri ile iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin önemi bir defa daha anlaşılmıştır. Kitabın bu baskısında Asıl İşveren Alt İşveren ilişkileri ve dolayısıyla Rödövans ilişkileri de işlenmiştir.
En son olarak 6645 sayılı Kanunu, 6552 sayılı torba Kanun olarak adlandırılan kanunla ve 5. Yargı paketi ile iş ve sosyal güvenlik mevzuatı ve ilgili mevzuatta yapılan tüm değişiklikler incelenerek kitapta işlenmiş ve özellikle mevzuatın getirdiği yeni düzenlemelerin bilimsel çevrelerde ve uygulamadaki yansımaları üzerinde durulmuştur. Bahsi geçen torba kanun genel anlamda iş sağlığı ve güvenliği alanına çözüm getirmekten çok Soma faciasında zarar görenlere yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. 6552 sayılı kanunun iş mevzuatına getirdiği değişiklikler kitabın sonuna eklenmiştir.
Soma'daki gibi büyük facialar genellikle dikkatleri iş kazalarına çekmektedir. Fakat en az iş kazası kadar meslek hastalıkları da önemlidir. Hatta ortaya çıkan meslek hastalığı sayısı iş kazasının yaklaşık altı katıdır. İş kazası gerçekleştiği an etki göstermekte ve çevredeki herkes tarafından anında farkedilmektedir. Meslek hastalığı ise çoğunlukla uzun bir sessiz dönem sonunda ortaya çıkmaktadır. Özellikle meslek hastalığının tıbbi ve hukuki anlamda tespitinde uygulamada önemli bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Bu durum 5510 sayılı kanundaki meslek hastalığı tanımından kaynaklanmaktadır. Kitap içerisinde ilgili bölümde ayrıntılı açıklama ve önerilerimiz yer alacaktır.
Yine Yargıtay'ın yeni kararları ve görüşlerinin de okuyucuya aktarılması bakımından ilgili konuların arkasına eklenmiştir.Stok Kodu:9786051464978Boyut:160-240Sayfa Sayısı:1400Baskı:2Basım Tarihi:2015-05Kapak Türü:KartonKağıt Türü:2.HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.