9786053009047
564249
https://www.mdallstore.com/kamu-davasa-na-kata-lma
Kamu Davasına Katılma
39.75
Bu çalıÅma, 2013 yılında Dokuz Eylül Ãniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Prof. Dr. Veli Ãzer Ãzbek, Doç. Dr. Koray DoÄan ve Doç. Dr. Serkan Ayan'ın yer aldıÄı tez jürisi önünde yüksek lisans tezi olarak sunulmuÅ ve oybirliÄiyle kabul edilmiÅtir. ÃalıÅmanın 2019 yılında yayımı için güncellemesi yapılmıÅ, ayrıca çalıÅma içerik olarak da zenginleÅtirilmiÅtir.
Ceza yargılamasına farklı bir bakıŠaçısının hâkim olmasıyla, geleneksel ceza muhakemesinde ikinci planda kalan maÄdura ve suçtan zarar görene, soruÅturma ve kovuÅturma evresinde tanınan haklarla birlikte yargılama sürecindeki pasif kimliÄinden uzaklaÅma imkânı tanınmıÅtır. Tanınan bu haklar, artık maÄdur ve suçtan zarar görenin yargılama sürecinde rolünün deÄiÅtirilmesi, somut olayın çözümü ve maddi gerçeÄin ortaya çıkartılması açısından sadece bir delil aracı olmanın dıÅına çıkartılması yönündeki isteÄin göstergesidir.
ÃaÄdaÅ ceza yasalarında Åüpheli veya sanıÄın sahip olduÄu hakların yanı sıra maÄdur haklarının da düzenlenmesi, ceza muhakemesinin bütününe hâkim olması gereken temel prensiplerden biri olan silahların eÅitliÄi ilkesinin hayata geçirilmesinin saÄlanmasında da önemli bir adımdır. Keza silahların eÅitliÄi ilkesi, ilk olarak Åüphelinin/sanıÄın hakları ile savcının yetkileri arasında bir dengenin saÄlanmasını amaçlarken, ilkenin ikinci görünümü de sanık ve maÄdur arasındaki denge bakımından ortaya çıkmaktadır. Burada sanık açısından söz konusu olan tehlikeliliÄin fazlalıÄı göz önünde bulundurulduÄunda; mutlak anlamda bir eÅitlikten bahsedilemese de maÄdurun ceza hukuku içinde korunmasının gerekleriyle sınırlı olarak bir denge saÄlanmaya çalıÅılmalıdır.
MaÄdura, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kiÅilere ve malen sorumluya ceza yargılama sürecinde tanınan en önemli imkânlardan biri, zarar gördüÄü suçla ilgili olarak açılmıŠolan ceza davasına katılabilmeleridir. Böylece katılma hakkına sahip olan kiÅilere, davanın gidiÅatına bir nebze de olsa etkide bulunabilme imkânı verilmiÅ olmaktadır.
MaÄdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kiÅiler ile malen sorumlu olanların, kovuÅturma evresinin her aÅamasında hüküm verilinceye kadar, failin cezalandırılması yönündeki isteklerini belirterek, bireysel iddia makamı sıfatıyla ve kendilerine muhakeme hukukunca tanınan haklarla donatılmıŠÅekilde iddia makamının yanında yer almaları olarak tanımlanabilecek "kamu davasına katılma" kurumu, günümüz ceza muhakemesi hukukunda maÄdurun ön plana çıkmasıyla birlikte önemli hâle gelmiÅtir. Sadece ülkemizde deÄil, diÄer ülkelerin yasalarında da kendine yer bulan kurum, kiÅilerdeki adalet duygusunun tatmin edilmesinde önemli bir role sahiptir. Yargılama sonunda verilen hükümle, bir nevi kendinden özür dilenmiÅ hissini yaÅayan maÄdur veya suçtan zarar gören, tekrar maÄduriyete uÄrama korkusundan uzaklaÅacak ve bizzat içinde bulunduÄu baÅka bir ifadeyle dâhil olduÄu yargılama sürecindeki bu Åeffaflık nedeniyle, yargılama makamlarına olan güveni de artacaktır.
ÃalıÅmamızın inceleme konusunu da arz ettiÄimiz bu hususlar nedeniyle suçtan doÄan maÄduriyetin giderilmesinde önemli araçlardan biri olan "kamu davasına katılma" kurumu oluÅturmaktadır. Kamu davasına katılma, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun dördüncü kitabının ikinci kısmında; 237-243. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Söz konusu hükümlerde, katılma talebinde bulunabilecek Åahısların kimler olduÄuna, katılma talebinin zamanına, katılma talebinin nasıl gerçekleÅtirileceÄine yani usulüne, katılanın bu süreçte sahip olduÄu haklara, katılmanın asıl davaya olan etkisine ve katılmanın hükümsüz kalmasına iliÅkin düzenlemeler yer almaktadır.
Kamu davasına katılma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın ve suçlar arasında herhangi bir ayrıma gidilmeksizin, her suç açısından mümkün olabilecek Åekilde düzenlenmiÅtir. Bu durum, ülkelerde birbirinden farklılık arz edebilmektedir. ÃalıÅmamızda, farklı ülkelerin davaya katılmaya iliÅkin düzenlemelerine de yer verilmiÅ bulunmaktadır.
Bu çerçevede çalıÅmamız genel olarak üç bölümden oluÅmaktadır. Birinci bölümde; katılma terimi-kavramı, katılmanın tanımı, hukukî niteliÄi, gerekliliÄi, tarihi geliÅimi ve karÅılaÅtırmalı hukuktaki yeri üzerinde durulmuÅ, ikinci bölümde; kamu davasına katılmanın koÅulları ve usulü incelenmiÅ, son olarak üçüncü bölümde ise kamu davasına katılmanın ortaya çıkardıÄı sonuçlar ve katılan sıfatını sona erdiren hâller ele alınmıÅtır. Söz konusu bölümlerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki düzenlemelerin, Mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndaki düzenlemelerle karÅılaÅtırılması yapılmaya çalıÅılmıÅ; bununla birlikte açıklamalar yapılırken, doktrindeki görüÅlere ve uygulamada oynadıÄı önemli rol nedeniyle ilgili mahkeme kararlarına da yer verilmeye özen gösterilmiÅtir.
Ceza yargılamasına farklı bir bakıŠaçısının hâkim olmasıyla, geleneksel ceza muhakemesinde ikinci planda kalan maÄdura ve suçtan zarar görene, soruÅturma ve kovuÅturma evresinde tanınan haklarla birlikte yargılama sürecindeki pasif kimliÄinden uzaklaÅma imkânı tanınmıÅtır. Tanınan bu haklar, artık maÄdur ve suçtan zarar görenin yargılama sürecinde rolünün deÄiÅtirilmesi, somut olayın çözümü ve maddi gerçeÄin ortaya çıkartılması açısından sadece bir delil aracı olmanın dıÅına çıkartılması yönündeki isteÄin göstergesidir.
ÃaÄdaÅ ceza yasalarında Åüpheli veya sanıÄın sahip olduÄu hakların yanı sıra maÄdur haklarının da düzenlenmesi, ceza muhakemesinin bütününe hâkim olması gereken temel prensiplerden biri olan silahların eÅitliÄi ilkesinin hayata geçirilmesinin saÄlanmasında da önemli bir adımdır. Keza silahların eÅitliÄi ilkesi, ilk olarak Åüphelinin/sanıÄın hakları ile savcının yetkileri arasında bir dengenin saÄlanmasını amaçlarken, ilkenin ikinci görünümü de sanık ve maÄdur arasındaki denge bakımından ortaya çıkmaktadır. Burada sanık açısından söz konusu olan tehlikeliliÄin fazlalıÄı göz önünde bulundurulduÄunda; mutlak anlamda bir eÅitlikten bahsedilemese de maÄdurun ceza hukuku içinde korunmasının gerekleriyle sınırlı olarak bir denge saÄlanmaya çalıÅılmalıdır.
MaÄdura, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kiÅilere ve malen sorumluya ceza yargılama sürecinde tanınan en önemli imkânlardan biri, zarar gördüÄü suçla ilgili olarak açılmıŠolan ceza davasına katılabilmeleridir. Böylece katılma hakkına sahip olan kiÅilere, davanın gidiÅatına bir nebze de olsa etkide bulunabilme imkânı verilmiÅ olmaktadır.
MaÄdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kiÅiler ile malen sorumlu olanların, kovuÅturma evresinin her aÅamasında hüküm verilinceye kadar, failin cezalandırılması yönündeki isteklerini belirterek, bireysel iddia makamı sıfatıyla ve kendilerine muhakeme hukukunca tanınan haklarla donatılmıŠÅekilde iddia makamının yanında yer almaları olarak tanımlanabilecek "kamu davasına katılma" kurumu, günümüz ceza muhakemesi hukukunda maÄdurun ön plana çıkmasıyla birlikte önemli hâle gelmiÅtir. Sadece ülkemizde deÄil, diÄer ülkelerin yasalarında da kendine yer bulan kurum, kiÅilerdeki adalet duygusunun tatmin edilmesinde önemli bir role sahiptir. Yargılama sonunda verilen hükümle, bir nevi kendinden özür dilenmiÅ hissini yaÅayan maÄdur veya suçtan zarar gören, tekrar maÄduriyete uÄrama korkusundan uzaklaÅacak ve bizzat içinde bulunduÄu baÅka bir ifadeyle dâhil olduÄu yargılama sürecindeki bu Åeffaflık nedeniyle, yargılama makamlarına olan güveni de artacaktır.
ÃalıÅmamızın inceleme konusunu da arz ettiÄimiz bu hususlar nedeniyle suçtan doÄan maÄduriyetin giderilmesinde önemli araçlardan biri olan "kamu davasına katılma" kurumu oluÅturmaktadır. Kamu davasına katılma, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun dördüncü kitabının ikinci kısmında; 237-243. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Söz konusu hükümlerde, katılma talebinde bulunabilecek Åahısların kimler olduÄuna, katılma talebinin zamanına, katılma talebinin nasıl gerçekleÅtirileceÄine yani usulüne, katılanın bu süreçte sahip olduÄu haklara, katılmanın asıl davaya olan etkisine ve katılmanın hükümsüz kalmasına iliÅkin düzenlemeler yer almaktadır.
Kamu davasına katılma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın ve suçlar arasında herhangi bir ayrıma gidilmeksizin, her suç açısından mümkün olabilecek Åekilde düzenlenmiÅtir. Bu durum, ülkelerde birbirinden farklılık arz edebilmektedir. ÃalıÅmamızda, farklı ülkelerin davaya katılmaya iliÅkin düzenlemelerine de yer verilmiÅ bulunmaktadır.
Bu çerçevede çalıÅmamız genel olarak üç bölümden oluÅmaktadır. Birinci bölümde; katılma terimi-kavramı, katılmanın tanımı, hukukî niteliÄi, gerekliliÄi, tarihi geliÅimi ve karÅılaÅtırmalı hukuktaki yeri üzerinde durulmuÅ, ikinci bölümde; kamu davasına katılmanın koÅulları ve usulü incelenmiÅ, son olarak üçüncü bölümde ise kamu davasına katılmanın ortaya çıkardıÄı sonuçlar ve katılan sıfatını sona erdiren hâller ele alınmıÅtır. Söz konusu bölümlerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki düzenlemelerin, Mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndaki düzenlemelerle karÅılaÅtırılması yapılmaya çalıÅılmıÅ; bununla birlikte açıklamalar yapılırken, doktrindeki görüÅlere ve uygulamada oynadıÄı önemli rol nedeniyle ilgili mahkeme kararlarına da yer verilmeye özen gösterilmiÅtir.
- Açıklama
- Bu çalıÅma, 2013 yılında Dokuz Eylül Ãniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Prof. Dr. Veli Ãzer Ãzbek, Doç. Dr. Koray DoÄan ve Doç. Dr. Serkan Ayan'ın yer aldıÄı tez jürisi önünde yüksek lisans tezi olarak sunulmuÅ ve oybirliÄiyle kabul edilmiÅtir. ÃalıÅmanın 2019 yılında yayımı için güncellemesi yapılmıÅ, ayrıca çalıÅma içerik olarak da zenginleÅtirilmiÅtir.
Ceza yargılamasına farklı bir bakıŠaçısının hâkim olmasıyla, geleneksel ceza muhakemesinde ikinci planda kalan maÄdura ve suçtan zarar görene, soruÅturma ve kovuÅturma evresinde tanınan haklarla birlikte yargılama sürecindeki pasif kimliÄinden uzaklaÅma imkânı tanınmıÅtır. Tanınan bu haklar, artık maÄdur ve suçtan zarar görenin yargılama sürecinde rolünün deÄiÅtirilmesi, somut olayın çözümü ve maddi gerçeÄin ortaya çıkartılması açısından sadece bir delil aracı olmanın dıÅına çıkartılması yönündeki isteÄin göstergesidir.
ÃaÄdaÅ ceza yasalarında Åüpheli veya sanıÄın sahip olduÄu hakların yanı sıra maÄdur haklarının da düzenlenmesi, ceza muhakemesinin bütününe hâkim olması gereken temel prensiplerden biri olan silahların eÅitliÄi ilkesinin hayata geçirilmesinin saÄlanmasında da önemli bir adımdır. Keza silahların eÅitliÄi ilkesi, ilk olarak Åüphelinin/sanıÄın hakları ile savcının yetkileri arasında bir dengenin saÄlanmasını amaçlarken, ilkenin ikinci görünümü de sanık ve maÄdur arasındaki denge bakımından ortaya çıkmaktadır. Burada sanık açısından söz konusu olan tehlikeliliÄin fazlalıÄı göz önünde bulundurulduÄunda; mutlak anlamda bir eÅitlikten bahsedilemese de maÄdurun ceza hukuku içinde korunmasının gerekleriyle sınırlı olarak bir denge saÄlanmaya çalıÅılmalıdır.
MaÄdura, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kiÅilere ve malen sorumluya ceza yargılama sürecinde tanınan en önemli imkânlardan biri, zarar gördüÄü suçla ilgili olarak açılmıŠolan ceza davasına katılabilmeleridir. Böylece katılma hakkına sahip olan kiÅilere, davanın gidiÅatına bir nebze de olsa etkide bulunabilme imkânı verilmiÅ olmaktadır.
MaÄdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kiÅiler ile malen sorumlu olanların, kovuÅturma evresinin her aÅamasında hüküm verilinceye kadar, failin cezalandırılması yönündeki isteklerini belirterek, bireysel iddia makamı sıfatıyla ve kendilerine muhakeme hukukunca tanınan haklarla donatılmıŠÅekilde iddia makamının yanında yer almaları olarak tanımlanabilecek "kamu davasına katılma" kurumu, günümüz ceza muhakemesi hukukunda maÄdurun ön plana çıkmasıyla birlikte önemli hâle gelmiÅtir. Sadece ülkemizde deÄil, diÄer ülkelerin yasalarında da kendine yer bulan kurum, kiÅilerdeki adalet duygusunun tatmin edilmesinde önemli bir role sahiptir. Yargılama sonunda verilen hükümle, bir nevi kendinden özür dilenmiÅ hissini yaÅayan maÄdur veya suçtan zarar gören, tekrar maÄduriyete uÄrama korkusundan uzaklaÅacak ve bizzat içinde bulunduÄu baÅka bir ifadeyle dâhil olduÄu yargılama sürecindeki bu Åeffaflık nedeniyle, yargılama makamlarına olan güveni de artacaktır.
ÃalıÅmamızın inceleme konusunu da arz ettiÄimiz bu hususlar nedeniyle suçtan doÄan maÄduriyetin giderilmesinde önemli araçlardan biri olan "kamu davasına katılma" kurumu oluÅturmaktadır. Kamu davasına katılma, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun dördüncü kitabının ikinci kısmında; 237-243. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Söz konusu hükümlerde, katılma talebinde bulunabilecek Åahısların kimler olduÄuna, katılma talebinin zamanına, katılma talebinin nasıl gerçekleÅtirileceÄine yani usulüne, katılanın bu süreçte sahip olduÄu haklara, katılmanın asıl davaya olan etkisine ve katılmanın hükümsüz kalmasına iliÅkin düzenlemeler yer almaktadır.
Kamu davasına katılma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın ve suçlar arasında herhangi bir ayrıma gidilmeksizin, her suç açısından mümkün olabilecek Åekilde düzenlenmiÅtir. Bu durum, ülkelerde birbirinden farklılık arz edebilmektedir. ÃalıÅmamızda, farklı ülkelerin davaya katılmaya iliÅkin düzenlemelerine de yer verilmiÅ bulunmaktadır.
Bu çerçevede çalıÅmamız genel olarak üç bölümden oluÅmaktadır. Birinci bölümde; katılma terimi-kavramı, katılmanın tanımı, hukukî niteliÄi, gerekliliÄi, tarihi geliÅimi ve karÅılaÅtırmalı hukuktaki yeri üzerinde durulmuÅ, ikinci bölümde; kamu davasına katılmanın koÅulları ve usulü incelenmiÅ, son olarak üçüncü bölümde ise kamu davasına katılmanın ortaya çıkardıÄı sonuçlar ve katılan sıfatını sona erdiren hâller ele alınmıÅtır. Söz konusu bölümlerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki düzenlemelerin, Mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndaki düzenlemelerle karÅılaÅtırılması yapılmaya çalıÅılmıÅ; bununla birlikte açıklamalar yapılırken, doktrindeki görüÅlere ve uygulamada oynadıÄı önemli rol nedeniyle ilgili mahkeme kararlarına da yer verilmeye özen gösterilmiÅtir.Stok Kodu:9786053009047Boyut:160-2235Sayfa Sayısı:222Baskı:1Basım Tarihi:2019-12Kapak Türü:CiltliKağıt Türü:1.HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.