9789756304990
398414
https://www.mdallstore.com/latin-amerika-yol-ayriminda
Latin Amerika Yol Ayrımında
9.72
Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi üyelerinden Roberto Regalado, Latin Amerika'daki mücadelelerin bilançosunu çıkarıyor. Bu kitap, 20. yüzyıl sosyalist mücadeleleri ışığında, Latin Amerika'nın bugününe bakıyor. Venezuela, Bolivya gibi ülkelerde kurulan halkçı hükümetlerin başarılarını ve sınırlarını tartışıyor. Latin Amerika'daki sol yükselişin arka planını ortaya seriyor. Bu yükselişin Rosa Lüksemburg'un ünlü broşüründeki, sosyal reform mu, devrim mi? sorusunu yeniden ortaya koyduğunu belirtiyor. Kübalı devrimci aydın ve parti önderi Regalado, geçmişin deneyimlerini süzerek, reformların kapitalizmi dönüştüremeyeceğini, devrimin zorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Latin Amerika'ya uzaktan bir hayranlıkın ötesine geçip, içeriden bir bakış sağlamak isteyenler, bu kitabı mutlaka okumalı.
Diğer yandan, Regalado'nun eseri, sadece bir Latin Amerika kitabı değil. Bu, 20. yüzyılın sosyalizm mücadelelerini ele alan ve 21. yüzyıl sosyalizminin olanaklarını tartışan bir kitap. Latin Amerika, yazarın kuramsal tartışmalarına bir tarihsel-güncel dekor olarak evsahipliği yapıyor. Ancak, Latin Amerika'nın özgün yönleri çıkartıldığında, kitabın sorduğu soruların, dünyanın diğer köşelerindeki devrimcilerin sorularıyla örtüştüğü görülür: Sovyetler Birliği'nin yıkılışının sonuçları, neoliberal saldırı, günümüzde sosyal demokrasi, halkçı hükümetler dalgasının sınırları, kapitalizmin alternatifi, günümüzde devrimin olanakları...
Regalado'nun kitabı yayımlandığında tarih 2007'ydi. Venezuela'da 11 Nisan askeri faşist darbesi halk tarafından püskürtülmüş, Chavez sosyalizmi inşa hedefini ilan etmiş, halkçı hükümetler dalgası Bolivya ve Ekvador'da Morales ve Correa'nın seçilmesiyle genişlemişti. Regalado'nun o günün koşullarında kapitalizmi sosyal reformla dönüştürmenin imkansızlığına yaptığı vurgu, ilerleyen yıllarda bizzat politik mücadelelerin evrimiyle kanıtlandı. Latin Amerika'da halkçı hükümetlerin 10 yıla yaklaşan iktidarı kapitalizmi yapısal olarak dönüştüremedi, başarıları kimi kısmi iyileştirmelerle sınırlı kaldı.
Kolombiya'da ABD üslerinin inşa edilmesi ve Honduras'ta askeri faşist darbe, kıtayı yeni bir yol ayrımına getirdi. İşte bu, Regalado'nun uzak görüşlü biçimde saptadığı ve kitabına başlık yaptığı 'Yol Ayrımı'dır. Reform çizgisinin çıkmazı, Amerikan emperyalizmine karşı saldırı için güç biriktirme olanağını sunarken, devrimci bir hücumun zorunluluğu fikri kıta çapında giderek olgunlaşmaktadır. Bu tartışma, Regalado'nun parlak öngörüsünde olduğu üzere, küresel krizin yoğunlaşmasıyla, 2008 dünya kapitalist krizinin ardından gündeme gelmiştir.
Kitabı özgün kılan bir başka yön; Regalado'nun çıkmazına işaret ettiği parlamenter yolda yürüyen partilerin, bizzat önderlerinden olduğu Küba Komünist Partisi tarafından her türlü olanakla destekleniyor oluşudur. Chavez, Morales, Correa ve hatta Lula, iktidara gelme sürecinden itibaren, Küba'nın yakın bir desteğine sahiptiler. Pek çok durumda bu önderler Fidel'e ve partisine akıl danıştılar. Regalado'nun çalışması, bu yolun çıkmazına işaret ettiğinde buradan iki sonuç çıkarılabilir: Ya, Regalado, partisinin politikasına muhalefet ediyor, ya da Küba partisi, politik düzlemde ileriye doğru bir hareketi temsil eden halkçı hükümetlere destek sunmakla birlikte, aslında devrim fikrinden ve bir kıta devrimini teşvik etmekten vazgeçmiş değil. Biz, buradan ikinci sonucu çıkarıyoruz. Neoliberalizmin karanlık yıkımına karşı, Kübalı devrimciler, bir yandan reform programıyla hareket eden güçlerin oluşturduğu antiemperyalist ve halkçı alternatifleri destekliyor, diğer yandan ise Regalado'nun çıkardığı sonuçlarda olduğu gibi, devrim fikrini ve devrimci iktidar mücadelesinin gerekliliğini akıldan çıkarmıyor:
Her ne kadar bugün solun, neoliberalizmin reformları da geri alan saldırılarına karşı ilerici toplumsal reform için mücadele vermesi anlamlı olsa da, sol siyasi alternatifler devrim mücadelesi üzerine kurulu olmalıdır. Bu süreçte devrimci şiddetin bazı biçimlerinin kullanılması da kaçınılmaz olacaktır; çünkü dünyada iktidarı ellerinde bulunduranlar da şiddeti sonuna kadar kullanacaklardır.
Diğer yandan, Regalado'nun eseri, sadece bir Latin Amerika kitabı değil. Bu, 20. yüzyılın sosyalizm mücadelelerini ele alan ve 21. yüzyıl sosyalizminin olanaklarını tartışan bir kitap. Latin Amerika, yazarın kuramsal tartışmalarına bir tarihsel-güncel dekor olarak evsahipliği yapıyor. Ancak, Latin Amerika'nın özgün yönleri çıkartıldığında, kitabın sorduğu soruların, dünyanın diğer köşelerindeki devrimcilerin sorularıyla örtüştüğü görülür: Sovyetler Birliği'nin yıkılışının sonuçları, neoliberal saldırı, günümüzde sosyal demokrasi, halkçı hükümetler dalgasının sınırları, kapitalizmin alternatifi, günümüzde devrimin olanakları...
Regalado'nun kitabı yayımlandığında tarih 2007'ydi. Venezuela'da 11 Nisan askeri faşist darbesi halk tarafından püskürtülmüş, Chavez sosyalizmi inşa hedefini ilan etmiş, halkçı hükümetler dalgası Bolivya ve Ekvador'da Morales ve Correa'nın seçilmesiyle genişlemişti. Regalado'nun o günün koşullarında kapitalizmi sosyal reformla dönüştürmenin imkansızlığına yaptığı vurgu, ilerleyen yıllarda bizzat politik mücadelelerin evrimiyle kanıtlandı. Latin Amerika'da halkçı hükümetlerin 10 yıla yaklaşan iktidarı kapitalizmi yapısal olarak dönüştüremedi, başarıları kimi kısmi iyileştirmelerle sınırlı kaldı.
Kolombiya'da ABD üslerinin inşa edilmesi ve Honduras'ta askeri faşist darbe, kıtayı yeni bir yol ayrımına getirdi. İşte bu, Regalado'nun uzak görüşlü biçimde saptadığı ve kitabına başlık yaptığı 'Yol Ayrımı'dır. Reform çizgisinin çıkmazı, Amerikan emperyalizmine karşı saldırı için güç biriktirme olanağını sunarken, devrimci bir hücumun zorunluluğu fikri kıta çapında giderek olgunlaşmaktadır. Bu tartışma, Regalado'nun parlak öngörüsünde olduğu üzere, küresel krizin yoğunlaşmasıyla, 2008 dünya kapitalist krizinin ardından gündeme gelmiştir.
Kitabı özgün kılan bir başka yön; Regalado'nun çıkmazına işaret ettiği parlamenter yolda yürüyen partilerin, bizzat önderlerinden olduğu Küba Komünist Partisi tarafından her türlü olanakla destekleniyor oluşudur. Chavez, Morales, Correa ve hatta Lula, iktidara gelme sürecinden itibaren, Küba'nın yakın bir desteğine sahiptiler. Pek çok durumda bu önderler Fidel'e ve partisine akıl danıştılar. Regalado'nun çalışması, bu yolun çıkmazına işaret ettiğinde buradan iki sonuç çıkarılabilir: Ya, Regalado, partisinin politikasına muhalefet ediyor, ya da Küba partisi, politik düzlemde ileriye doğru bir hareketi temsil eden halkçı hükümetlere destek sunmakla birlikte, aslında devrim fikrinden ve bir kıta devrimini teşvik etmekten vazgeçmiş değil. Biz, buradan ikinci sonucu çıkarıyoruz. Neoliberalizmin karanlık yıkımına karşı, Kübalı devrimciler, bir yandan reform programıyla hareket eden güçlerin oluşturduğu antiemperyalist ve halkçı alternatifleri destekliyor, diğer yandan ise Regalado'nun çıkardığı sonuçlarda olduğu gibi, devrim fikrini ve devrimci iktidar mücadelesinin gerekliliğini akıldan çıkarmıyor:
Her ne kadar bugün solun, neoliberalizmin reformları da geri alan saldırılarına karşı ilerici toplumsal reform için mücadele vermesi anlamlı olsa da, sol siyasi alternatifler devrim mücadelesi üzerine kurulu olmalıdır. Bu süreçte devrimci şiddetin bazı biçimlerinin kullanılması da kaçınılmaz olacaktır; çünkü dünyada iktidarı ellerinde bulunduranlar da şiddeti sonuna kadar kullanacaklardır.
- Açıklama
- Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi üyelerinden Roberto Regalado, Latin Amerika'daki mücadelelerin bilançosunu çıkarıyor. Bu kitap, 20. yüzyıl sosyalist mücadeleleri ışığında, Latin Amerika'nın bugününe bakıyor. Venezuela, Bolivya gibi ülkelerde kurulan halkçı hükümetlerin başarılarını ve sınırlarını tartışıyor. Latin Amerika'daki sol yükselişin arka planını ortaya seriyor. Bu yükselişin Rosa Lüksemburg'un ünlü broşüründeki, sosyal reform mu, devrim mi? sorusunu yeniden ortaya koyduğunu belirtiyor. Kübalı devrimci aydın ve parti önderi Regalado, geçmişin deneyimlerini süzerek, reformların kapitalizmi dönüştüremeyeceğini, devrimin zorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Latin Amerika'ya uzaktan bir hayranlıkın ötesine geçip, içeriden bir bakış sağlamak isteyenler, bu kitabı mutlaka okumalı.
Diğer yandan, Regalado'nun eseri, sadece bir Latin Amerika kitabı değil. Bu, 20. yüzyılın sosyalizm mücadelelerini ele alan ve 21. yüzyıl sosyalizminin olanaklarını tartışan bir kitap. Latin Amerika, yazarın kuramsal tartışmalarına bir tarihsel-güncel dekor olarak evsahipliği yapıyor. Ancak, Latin Amerika'nın özgün yönleri çıkartıldığında, kitabın sorduğu soruların, dünyanın diğer köşelerindeki devrimcilerin sorularıyla örtüştüğü görülür: Sovyetler Birliği'nin yıkılışının sonuçları, neoliberal saldırı, günümüzde sosyal demokrasi, halkçı hükümetler dalgasının sınırları, kapitalizmin alternatifi, günümüzde devrimin olanakları...
Regalado'nun kitabı yayımlandığında tarih 2007'ydi. Venezuela'da 11 Nisan askeri faşist darbesi halk tarafından püskürtülmüş, Chavez sosyalizmi inşa hedefini ilan etmiş, halkçı hükümetler dalgası Bolivya ve Ekvador'da Morales ve Correa'nın seçilmesiyle genişlemişti. Regalado'nun o günün koşullarında kapitalizmi sosyal reformla dönüştürmenin imkansızlığına yaptığı vurgu, ilerleyen yıllarda bizzat politik mücadelelerin evrimiyle kanıtlandı. Latin Amerika'da halkçı hükümetlerin 10 yıla yaklaşan iktidarı kapitalizmi yapısal olarak dönüştüremedi, başarıları kimi kısmi iyileştirmelerle sınırlı kaldı.
Kolombiya'da ABD üslerinin inşa edilmesi ve Honduras'ta askeri faşist darbe, kıtayı yeni bir yol ayrımına getirdi. İşte bu, Regalado'nun uzak görüşlü biçimde saptadığı ve kitabına başlık yaptığı 'Yol Ayrımı'dır. Reform çizgisinin çıkmazı, Amerikan emperyalizmine karşı saldırı için güç biriktirme olanağını sunarken, devrimci bir hücumun zorunluluğu fikri kıta çapında giderek olgunlaşmaktadır. Bu tartışma, Regalado'nun parlak öngörüsünde olduğu üzere, küresel krizin yoğunlaşmasıyla, 2008 dünya kapitalist krizinin ardından gündeme gelmiştir.
Kitabı özgün kılan bir başka yön; Regalado'nun çıkmazına işaret ettiği parlamenter yolda yürüyen partilerin, bizzat önderlerinden olduğu Küba Komünist Partisi tarafından her türlü olanakla destekleniyor oluşudur. Chavez, Morales, Correa ve hatta Lula, iktidara gelme sürecinden itibaren, Küba'nın yakın bir desteğine sahiptiler. Pek çok durumda bu önderler Fidel'e ve partisine akıl danıştılar. Regalado'nun çalışması, bu yolun çıkmazına işaret ettiğinde buradan iki sonuç çıkarılabilir: Ya, Regalado, partisinin politikasına muhalefet ediyor, ya da Küba partisi, politik düzlemde ileriye doğru bir hareketi temsil eden halkçı hükümetlere destek sunmakla birlikte, aslında devrim fikrinden ve bir kıta devrimini teşvik etmekten vazgeçmiş değil. Biz, buradan ikinci sonucu çıkarıyoruz. Neoliberalizmin karanlık yıkımına karşı, Kübalı devrimciler, bir yandan reform programıyla hareket eden güçlerin oluşturduğu antiemperyalist ve halkçı alternatifleri destekliyor, diğer yandan ise Regalado'nun çıkardığı sonuçlarda olduğu gibi, devrim fikrini ve devrimci iktidar mücadelesinin gerekliliğini akıldan çıkarmıyor:
Her ne kadar bugün solun, neoliberalizmin reformları da geri alan saldırılarına karşı ilerici toplumsal reform için mücadele vermesi anlamlı olsa da, sol siyasi alternatifler devrim mücadelesi üzerine kurulu olmalıdır. Bu süreçte devrimci şiddetin bazı biçimlerinin kullanılması da kaçınılmaz olacaktır; çünkü dünyada iktidarı ellerinde bulunduranlar da şiddeti sonuna kadar kullanacaklardır.Stok Kodu:9789756304990Boyut:135-215Sayfa Sayısı:256Baskı:1Basım Tarihi:2010-09Çeviren:Selim SezerKapak Türü:KartonKağıt Türü:2.HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.