9280000008409
509810
https://www.mdallstore.com/sahih-i-muslim-tercume-ve-serhi
Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi (12 Cilt Takım)
650.00
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
Kitâbullahtan sonra şer'i delillerin İkincisi Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve sellem sünneti ve ale'l-husus hadisleridir. Bundan dolayıdır ki İslam uleması Resülullah'tan sallallahu aleyhi ve sellemin rivayet edilen hadisleri en ince hadde-i tetkikten geçirerek onların sahihini, sakimini birer birer beyan etmiştir. Bin netice sahih hadisleri bir araya toplayan pek çok kitap yazılmıştır. Bunların içinde "en sahih" unvanı Ebü Abdillah Muhammed b. İsmail el-Buhâri ile Ebu'l-Hüseyn Müslim b. el- Haccâc'ın "el-Camiu's-Sahih" adlı eserlerine münhasır kalmıştır.
Ulemanın ekserisi Buhâri'nin Sahihini Kitâbullahtan sonra yeryüzünde en sahih kitap olarak kabul etmiş fakat bazısı da Müslim'in Sahihini Buhâri'nin kitabına tercih eylemiştir.
Demek isterim ki Müslim'in Sahihi, Kitâbullahtan sonra yeryüzünde en sahih kitap denilecek kadar mühim bir eserdir. Arz ettiğim gibi bu mühim eserin mevzuu âhirzaman Peygamberi Muhammed Mustafa Efendimiz Hazretlerinden nakledilen en sahih hadislerdir. İşte ben aczime bakmayarak inâyet-i Hak'la bu eserin tercüme ve şerhine şurü' etmiş bulunuyorum. Şunu da arz edeyim ki Buhâri ile Müslim'in Sahihlerini tercüme etmeyi daha talebeliğimde gönlümden geçirmiş hatta bu işi ileride beraber yapmayı bir arkadaşıma teklif etmiştim. Allah'ıma şükürler olsun! Hâlisane niyetimi dua yerine kabul buyurmuş. Bu derece mühim ve bu kadar mübârek bir eserin tercüme ve şerhine benim gibilerin kalkışması hakikatte şâyân-ı hayret bir ictisârdır zira yapacakları iş eserin şanını yükseltmek şöyle dursun bilakis alçaltır. Ben bu ciheti birkaç yıldan beri düşünmekte ve bilhassa Sahih-i Müslim'e şerh yazmam için yapılan bazı teklifleri bu sebeple kabul edememekteyim. Şunu da söyleyeyim ki dilimize tercüme edilmiş bir hayli hadis kitapları mevcuttur. Bunlardan bazılarının dipnot şeklinde izahları varsa da bazıları izahsızdır. Her iki ferikin hüsn-ü niyetinde şüphe yoktur. Şu kadar ki noksan bırakılan izahlarla izahsız yapılan tercümelerden beklenen fayda tam değildir hatta ince aranırsa, çıplak bir tercümenin zararı faydasından çok olmak ihtimali bile vardır. Aynı hal, âyet tercümelerinde de mevcuttur.
Çünkü gerek hadis gerekse ayetlerin içinde mensüh olanları vardır. Bunların hükümleri kalkmıştır. Bize delil olamazlar. Keza tevil ve tahsis edilenleri, mecaz ma-nada kullanılanları muâraza halinde bulunanları manası müşkil yahut müteşabih olanları vardır. Bunlar hiçbir zaman kuru bir tercüme ile ifade edilemedikleri gibi hükümlerini anlamak dahi her yiğidin karı değil ancak ve ancak müçtehit ulemaya müyesser olan büyük bir iştir. bulunan ihvan-ı kirâmımın hatalarım veya beceremediğim tercüme ve izahlar sebebiyle beni muâhaze buyurmayıp hakkımda yine de hayır duada bulunmalarını kendilerinden istirham eylerim. İşe başlarken hadislerin başındaki rivayet zincirlerini hazfetmeyi düşünmüştüm zira her hadisin başında tekerrür eden bu anane ibareleri okuyanlara melel verebilirdi
fakat ulema-i kirâmın, uğrunda ömürler ifna ederek kurdukları çelik gibi sağlam bir binayı yıkmaya asla hakkım olmadığını ve isnadın bu ümmete has bir mize olduğunu, üstelik İmam Nevevi'nin bu gibi hususlarda kafiyen kısaltma yapılmaması tavsiyesinde bulunduğunu hatırlayarak bu hatalı işten vazgeçtim ve her hadisin başındaki isnad zincirini olduğu gibi zikrettim. Yalnız Türkçe ifadede mana karışmasın diye kâilinin sözü tasrih edilmeyen yerlere parantez içine (Dedi ki) ibaresini ziyade ettim. Bu parantezli ziyadeyi bazen tercümede de yaptığım oldu. Sadedinde bulunduğumuz eser yalnız bir mezhebe ait fıkıh kitabı değil, umumi bir delil kitabıdır. Şu halde içerisinde her mezhebe dair kavil bulunacağı tabiidir ve herkes mezhebinin kavliyle amel etmelidir. İman bahsine kadar hadislerin şerhleri dipnot kısmına yazıldı. Raviler hakkında-ki kısa malûmat ise daimi olarak dipnot yerine dercedildi. Parantez içinde gösterilen doğum ve ölüm tarihleri hicridir. Pek çok hadisin altında görülen "müttefekun aleyh" tabiri, hadisin Buhari ile Müslim tarafından ittifakla rivayet edildiğini gösterir. Sahihayn tabiri, Buhari ile Müslim'in kitapları demektir. Rivayet zincirinde sık sık rastlanan H. harfi tahvil yani zinciri değiştirme işaretidir. "Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir." Benim bu işten maksadım rıza-i ilahi ile Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellemin şefaatidir. Bu naçiz eserin bunlara vesile olmasını niyaz eylerim. Cenab-ı Hak beni ve bilcümle din kardeşlerimi tevfikat-ı samedâniyesine mazhar buyursun.
Ahmed DAVUDOĞLU
1 Zilhicce 1387 -1 Mart 1968)
Kitâbullahtan sonra şer'i delillerin İkincisi Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve sellem sünneti ve ale'l-husus hadisleridir. Bundan dolayıdır ki İslam uleması Resülullah'tan sallallahu aleyhi ve sellemin rivayet edilen hadisleri en ince hadde-i tetkikten geçirerek onların sahihini, sakimini birer birer beyan etmiştir. Bin netice sahih hadisleri bir araya toplayan pek çok kitap yazılmıştır. Bunların içinde "en sahih" unvanı Ebü Abdillah Muhammed b. İsmail el-Buhâri ile Ebu'l-Hüseyn Müslim b. el- Haccâc'ın "el-Camiu's-Sahih" adlı eserlerine münhasır kalmıştır.
Ulemanın ekserisi Buhâri'nin Sahihini Kitâbullahtan sonra yeryüzünde en sahih kitap olarak kabul etmiş fakat bazısı da Müslim'in Sahihini Buhâri'nin kitabına tercih eylemiştir.
Demek isterim ki Müslim'in Sahihi, Kitâbullahtan sonra yeryüzünde en sahih kitap denilecek kadar mühim bir eserdir. Arz ettiğim gibi bu mühim eserin mevzuu âhirzaman Peygamberi Muhammed Mustafa Efendimiz Hazretlerinden nakledilen en sahih hadislerdir. İşte ben aczime bakmayarak inâyet-i Hak'la bu eserin tercüme ve şerhine şurü' etmiş bulunuyorum. Şunu da arz edeyim ki Buhâri ile Müslim'in Sahihlerini tercüme etmeyi daha talebeliğimde gönlümden geçirmiş hatta bu işi ileride beraber yapmayı bir arkadaşıma teklif etmiştim. Allah'ıma şükürler olsun! Hâlisane niyetimi dua yerine kabul buyurmuş. Bu derece mühim ve bu kadar mübârek bir eserin tercüme ve şerhine benim gibilerin kalkışması hakikatte şâyân-ı hayret bir ictisârdır zira yapacakları iş eserin şanını yükseltmek şöyle dursun bilakis alçaltır. Ben bu ciheti birkaç yıldan beri düşünmekte ve bilhassa Sahih-i Müslim'e şerh yazmam için yapılan bazı teklifleri bu sebeple kabul edememekteyim. Şunu da söyleyeyim ki dilimize tercüme edilmiş bir hayli hadis kitapları mevcuttur. Bunlardan bazılarının dipnot şeklinde izahları varsa da bazıları izahsızdır. Her iki ferikin hüsn-ü niyetinde şüphe yoktur. Şu kadar ki noksan bırakılan izahlarla izahsız yapılan tercümelerden beklenen fayda tam değildir hatta ince aranırsa, çıplak bir tercümenin zararı faydasından çok olmak ihtimali bile vardır. Aynı hal, âyet tercümelerinde de mevcuttur.
Çünkü gerek hadis gerekse ayetlerin içinde mensüh olanları vardır. Bunların hükümleri kalkmıştır. Bize delil olamazlar. Keza tevil ve tahsis edilenleri, mecaz ma-nada kullanılanları muâraza halinde bulunanları manası müşkil yahut müteşabih olanları vardır. Bunlar hiçbir zaman kuru bir tercüme ile ifade edilemedikleri gibi hükümlerini anlamak dahi her yiğidin karı değil ancak ve ancak müçtehit ulemaya müyesser olan büyük bir iştir. bulunan ihvan-ı kirâmımın hatalarım veya beceremediğim tercüme ve izahlar sebebiyle beni muâhaze buyurmayıp hakkımda yine de hayır duada bulunmalarını kendilerinden istirham eylerim. İşe başlarken hadislerin başındaki rivayet zincirlerini hazfetmeyi düşünmüştüm zira her hadisin başında tekerrür eden bu anane ibareleri okuyanlara melel verebilirdi
fakat ulema-i kirâmın, uğrunda ömürler ifna ederek kurdukları çelik gibi sağlam bir binayı yıkmaya asla hakkım olmadığını ve isnadın bu ümmete has bir mize olduğunu, üstelik İmam Nevevi'nin bu gibi hususlarda kafiyen kısaltma yapılmaması tavsiyesinde bulunduğunu hatırlayarak bu hatalı işten vazgeçtim ve her hadisin başındaki isnad zincirini olduğu gibi zikrettim. Yalnız Türkçe ifadede mana karışmasın diye kâilinin sözü tasrih edilmeyen yerlere parantez içine (Dedi ki) ibaresini ziyade ettim. Bu parantezli ziyadeyi bazen tercümede de yaptığım oldu. Sadedinde bulunduğumuz eser yalnız bir mezhebe ait fıkıh kitabı değil, umumi bir delil kitabıdır. Şu halde içerisinde her mezhebe dair kavil bulunacağı tabiidir ve herkes mezhebinin kavliyle amel etmelidir. İman bahsine kadar hadislerin şerhleri dipnot kısmına yazıldı. Raviler hakkında-ki kısa malûmat ise daimi olarak dipnot yerine dercedildi. Parantez içinde gösterilen doğum ve ölüm tarihleri hicridir. Pek çok hadisin altında görülen "müttefekun aleyh" tabiri, hadisin Buhari ile Müslim tarafından ittifakla rivayet edildiğini gösterir. Sahihayn tabiri, Buhari ile Müslim'in kitapları demektir. Rivayet zincirinde sık sık rastlanan H. harfi tahvil yani zinciri değiştirme işaretidir. "Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir." Benim bu işten maksadım rıza-i ilahi ile Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellemin şefaatidir. Bu naçiz eserin bunlara vesile olmasını niyaz eylerim. Cenab-ı Hak beni ve bilcümle din kardeşlerimi tevfikat-ı samedâniyesine mazhar buyursun.
Ahmed DAVUDOĞLU
1 Zilhicce 1387 -1 Mart 1968)
- Açıklama
- MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
Kitâbullahtan sonra şer'i delillerin İkincisi Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve sellem sünneti ve ale'l-husus hadisleridir. Bundan dolayıdır ki İslam uleması Resülullah'tan sallallahu aleyhi ve sellemin rivayet edilen hadisleri en ince hadde-i tetkikten geçirerek onların sahihini, sakimini birer birer beyan etmiştir. Bin netice sahih hadisleri bir araya toplayan pek çok kitap yazılmıştır. Bunların içinde "en sahih" unvanı Ebü Abdillah Muhammed b. İsmail el-Buhâri ile Ebu'l-Hüseyn Müslim b. el- Haccâc'ın "el-Camiu's-Sahih" adlı eserlerine münhasır kalmıştır.
Ulemanın ekserisi Buhâri'nin Sahihini Kitâbullahtan sonra yeryüzünde en sahih kitap olarak kabul etmiş fakat bazısı da Müslim'in Sahihini Buhâri'nin kitabına tercih eylemiştir.
Demek isterim ki Müslim'in Sahihi, Kitâbullahtan sonra yeryüzünde en sahih kitap denilecek kadar mühim bir eserdir. Arz ettiğim gibi bu mühim eserin mevzuu âhirzaman Peygamberi Muhammed Mustafa Efendimiz Hazretlerinden nakledilen en sahih hadislerdir. İşte ben aczime bakmayarak inâyet-i Hak'la bu eserin tercüme ve şerhine şurü' etmiş bulunuyorum. Şunu da arz edeyim ki Buhâri ile Müslim'in Sahihlerini tercüme etmeyi daha talebeliğimde gönlümden geçirmiş hatta bu işi ileride beraber yapmayı bir arkadaşıma teklif etmiştim. Allah'ıma şükürler olsun! Hâlisane niyetimi dua yerine kabul buyurmuş. Bu derece mühim ve bu kadar mübârek bir eserin tercüme ve şerhine benim gibilerin kalkışması hakikatte şâyân-ı hayret bir ictisârdır zira yapacakları iş eserin şanını yükseltmek şöyle dursun bilakis alçaltır. Ben bu ciheti birkaç yıldan beri düşünmekte ve bilhassa Sahih-i Müslim'e şerh yazmam için yapılan bazı teklifleri bu sebeple kabul edememekteyim. Şunu da söyleyeyim ki dilimize tercüme edilmiş bir hayli hadis kitapları mevcuttur. Bunlardan bazılarının dipnot şeklinde izahları varsa da bazıları izahsızdır. Her iki ferikin hüsn-ü niyetinde şüphe yoktur. Şu kadar ki noksan bırakılan izahlarla izahsız yapılan tercümelerden beklenen fayda tam değildir hatta ince aranırsa, çıplak bir tercümenin zararı faydasından çok olmak ihtimali bile vardır. Aynı hal, âyet tercümelerinde de mevcuttur.
Çünkü gerek hadis gerekse ayetlerin içinde mensüh olanları vardır. Bunların hükümleri kalkmıştır. Bize delil olamazlar. Keza tevil ve tahsis edilenleri, mecaz ma-nada kullanılanları muâraza halinde bulunanları manası müşkil yahut müteşabih olanları vardır. Bunlar hiçbir zaman kuru bir tercüme ile ifade edilemedikleri gibi hükümlerini anlamak dahi her yiğidin karı değil ancak ve ancak müçtehit ulemaya müyesser olan büyük bir iştir. bulunan ihvan-ı kirâmımın hatalarım veya beceremediğim tercüme ve izahlar sebebiyle beni muâhaze buyurmayıp hakkımda yine de hayır duada bulunmalarını kendilerinden istirham eylerim. İşe başlarken hadislerin başındaki rivayet zincirlerini hazfetmeyi düşünmüştüm zira her hadisin başında tekerrür eden bu anane ibareleri okuyanlara melel verebilirdi
fakat ulema-i kirâmın, uğrunda ömürler ifna ederek kurdukları çelik gibi sağlam bir binayı yıkmaya asla hakkım olmadığını ve isnadın bu ümmete has bir mize olduğunu, üstelik İmam Nevevi'nin bu gibi hususlarda kafiyen kısaltma yapılmaması tavsiyesinde bulunduğunu hatırlayarak bu hatalı işten vazgeçtim ve her hadisin başındaki isnad zincirini olduğu gibi zikrettim. Yalnız Türkçe ifadede mana karışmasın diye kâilinin sözü tasrih edilmeyen yerlere parantez içine (Dedi ki) ibaresini ziyade ettim. Bu parantezli ziyadeyi bazen tercümede de yaptığım oldu. Sadedinde bulunduğumuz eser yalnız bir mezhebe ait fıkıh kitabı değil, umumi bir delil kitabıdır. Şu halde içerisinde her mezhebe dair kavil bulunacağı tabiidir ve herkes mezhebinin kavliyle amel etmelidir. İman bahsine kadar hadislerin şerhleri dipnot kısmına yazıldı. Raviler hakkında-ki kısa malûmat ise daimi olarak dipnot yerine dercedildi. Parantez içinde gösterilen doğum ve ölüm tarihleri hicridir. Pek çok hadisin altında görülen "müttefekun aleyh" tabiri, hadisin Buhari ile Müslim tarafından ittifakla rivayet edildiğini gösterir. Sahihayn tabiri, Buhari ile Müslim'in kitapları demektir. Rivayet zincirinde sık sık rastlanan H. harfi tahvil yani zinciri değiştirme işaretidir. "Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir." Benim bu işten maksadım rıza-i ilahi ile Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellemin şefaatidir. Bu naçiz eserin bunlara vesile olmasını niyaz eylerim. Cenab-ı Hak beni ve bilcümle din kardeşlerimi tevfikat-ı samedâniyesine mazhar buyursun.
Ahmed DAVUDOĞLU
1 Zilhicce 1387 -1 Mart 1968)Stok Kodu:9280000008409Boyut:160-240Sayfa Sayısı:2020Baskı:2Basım Tarihi:2018-12Kapak Türü:CiltliKağıt Türü:ŞamuaDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.